Anasayfa
 Konya-Ereğli Rehberi
 Üye Firmalar
 Referanslarımız
 Konya-Ereğli Linkleri
 ereğli Gerekli Tel. Rehberi
 Ereğli'deki Kurumlar
 İlanlar
 Forum
 İletişim

 

EREĞLİ'DEKİ İŞYERLERİ
EREĞLİ FİRMALARI
EREĞLİ'DEKİ ŞİRKETLER
EREĞLİ'DEKİ USTALAR
EĞEĞLİLİ GİRİŞİMCİ
HESAPLI VE KOLAY REKLAM
ŞİFALI BİTKİLER

ADAÇAYI
Latince Adı: Salvia officinalis

Familya: Lamiaceae

Diğer İsimleri: Elmaotu, dişotu, meryemiye

Genel özellikleri:

Ballıbabagiller familyasındandır. Dünyada sıcak ve ılıman bölgelerde yetişen 450 kadar adaçayı türü vardır. Ülkemizin Batı ve Güneybatı bölgelerinde bunlardan bazıları yetişmektedir. 30-75 cm. arasında boylanabilen adaçayı türleri, kışın yapraklarını dökmeyen, dayanıklı otsu ya da çalımsı bitkilerdir. Kare kesitli tüylü gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunsulaşır. Genellikle yakıcı kokuşu olan gri-yeşil yaprakları, bazı türlerde alacalı, hatta kırmızı ve mor renklerde olur. Çift dudaklı, derin hazneli çiçekleri genelde mor-mavi renkli iken, seyrek olarak beyaz ya da pembe renkli çiçek açan türleri de görülür. Bitkinin minik tohumları koyu kahverengi ve yumurta biçimlidir. Genelde tohumuyla kendiliğinden çoğalan adaçayı bitkisi, istenirse gövde çelikleriyle de üretilebilir.
Konumuzu en çok ilgilendiren Tıbbi adaçayı (S. officinalis) türünün anayurdu Akdeniz havzasıdır. Bu türün yapraklarında, oleum salisae adı verilen uçucu yağ, B vitamini ve tanen ile birtakım acı maddeler bulunur. Bu yapraklardan hazırlanan çay, uzun zamanlardan beri bedeni güçlendiren tonik olarak içilmektedir. Tıbbi adaçayı Türkiyede az yetiştiğinden, yerine, ülkemizde yaygın olan ve benzer özellikleri taşıyan Anadolu adaçayı (S. triloba) türü tüketilmektedir. Bu adaçayı bazı yerlerde salça ve yemeklere çeşni vermesi için katılır.

Etki ve Kullanım:

• Midevidir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Dispepsi (hazımsızlık) durumunda çok etkili bir gaz söktürücüdür.
• Gece terlemelerini en aza indirger.
• İdrar söktürücüdür.
• Kadınlarda dölyatağı kaslarını uyarır. Aybaşı düzensizliklerini ve aşırı sancıları giderir.
• Östrojen hormonu içerir. Menopoz dönemi sıkıntılarını azaltır.
Bütün bu etkileri için, adaçayının çiçek açmaya haşladığı ilkbahar sonu ile yaz başlarında yaprakları toplanıp 35 C dereceden daha sıcak olmayan, gölge yerlerde kurutulur. Kurumuş yapraklarından 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine l bardak kaynar su dökülerek, yapraklar 10 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyondaki yapraklar süzülür ve elde edilen çay, günde üç kez birer bardak içilir.
• Adaçayının içerdiği uçucu yağ, mukoza zarlarını iyileştirdiği için ağız, dişeti ve dildeki şikayetlerle boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı iyileştiricidir.
• Bitki, antifungal etkiler taşır. Yani ciltteki mantarlara sürülürse onları yok eder.
Bu etkileri sağlamak için, adaçayının kurumuş yapraklarından 1 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suya konularak kaynatılır. Sonra kabın üstü kapatılıp 15 dakika süreyle bekletilir. Böylece elde edilen dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır. Ya da bu dekoksiyon, mantarların bulunduğu yerlere dıştan uygulanır.
• Adaçayı yaraların iyileşmesini hızlandırır.
Bunun için, körpe adaçayı yaprakları ezilerek yara lapası hazırlanır. Bu lapa yaraların üzerine kompres yapılarak, yaranın iyileşmesi hızlandırılır.
• Adaçayı dişleri beyazlatır ve sağlamlaştırır.
Bunun için, bir-iki körpe adaçayı yaprağı ya da toz haline getirilmiş kuru adaçayı yaprağı elle dişlerin üzerine bastırılarak sürtülür.
UYARILAR
• Gebe kadınlar adaçayını dahilen kullanmamalıdır.
• Adaçayı sürekli olarak yüksek dozda alınmamalıdır. Ülkemizde çay yerine sık sık adaçayı ısmarlayan kahvehane müşterilerini uyarırız.
ELMAYAĞI (YA DA ACI ELMAYAĞI)
Ülkemizde kimi yerlerde Elmaotu da denilen Anadolu adaçayının çiçeklerinin ve yapraklı dallarının su buharıyla birlikte damıtılmasıyla elde edilen uçucu yağdır. Kimi eczane ve aktarlarda, küçük şişeler içinde satılır.
Elmayağı, mide ve bağırsaklardaki gazı söktürücü, sindirimi kolaylaştırıcı, aşırı terlemeleri kesici ve idrar söktürücü olarak, günde bir kez l bardak suya 3-5 damla katı-larak içilir. Daha fazla dozda alınması sakıncalıdır. Aynı formül dıştan yaraları temizleyici ve iyileştirici olarak kullanılır. Ancak, fazla etkili olabileceği ve ciltte kızarıklıklara yol açabileceği için, badem yağı ya da çiçek yağıyla biraz inceltilmesi salık verilir.
 

ZENCEFİL

Latince Adı: Zingiber officinale

Familya: Zingiberaceae

Diğer İsimleri: Zencebil

Genel özellikleri:

Zencefilgiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdunun Güneydoğu Asya olduğu sanılmakta, günümüzde Hindistan ve Malezya ile diğer bazı tropikal bölgelerde yetiştirilmektedir. Ülkemizin iklimi uygun olmadığından Türkiyede zencefil yetişmez. Yararları Çin ve Hindistanda çok eski çağlardan beri bilinen bitki, Avrupaya tüccarlar tarafından getirilip tanıtılmıştır. 120 cm.ye kadar boylanabilen bitkinin biryıllık ömrü olan gövdesinin, kamışınkini andıran duruşu vardır. Tarçın kokusuna benzeyen özel kokulu, 15-20 cm. uzunluktaki sivri uçlu ve mızrak biçimli yaprakları, gövdeyi saran kılıflardan çıkar. Kozalakları anımsatan küçük, beyaz ve üzeri mor lekeli çiçekleri pek seyrek açar ve kısır olurlar. Zencefilin kalın, etli, lifli ve boğum boğum yapılı kökgövdesi (rizomu) kahverengi sarımsı olup bundan yumrukökler çıkarak çevreye yayılır. Bitki, bu rizomların bölünüp ekilmesiyle çoğaltılır.
Zencefil zingiberon, zingiberol, fellandron, borneol, sineol sitrali içeren uçucu yağ ile nişasta, yapışkan bitki sıvısı ve reçine yönünden zengindir. Taze kökleri sökülüp dilimlenerek bazı Uzakdoğu yemeklerine katılır. Kurutulup öğütülerek toz haline getirilmiş kökleri ekmek, tatlı, pasta, şarap ve bazı likörlerin yapımında kullanılır. Ayrıca zencefil tozu, baharat olarak tüketilir.
 

Etki ve Kullanım:

• Hazımsızlık, mide ve bağırsakların gazlı olması ve karın ağrısı durumlarında sindirim salgılarını artırır ve gaz söktürücü etkiler yaparak iyileştirici olur.
• Son yapılan araştırma sonuçlarına göre mideyi yatıştırıcı etkileri nedeniyle yolculuklarda kusma refleksini yok eder ve rahatlama sağlar.
• Kan dolaşımının yetersiz kaldığı durumlarda, özellikle kılcal damarlardaki dolaşımı hızlandırır.
• Ateşlilik durumunda terlemeyi artırır: bu yararlı terletici etkisiyle soğuk algınlığıni çabuk iyileştirir.
• Soğuk havalarda bedeni ısıtır, dayanıklılığını artırır.
Bu etkileri sağlamak üzere zencefilin dekoksiyonu kullanılır. Elinizde zencefil tozu ya da dilimlenmiş kök parçaları varsa bunlardan 1,5 tatlı kaşığı, 1 bardak su içine konulup önce kaynama noktasına kadar ısıtılır. Sonra, ateş kısılarak 5-10 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyon istendikçe içilebilir.
• Zencefil boğaz ağrılarını iyileştirir. Bunun için yukarıda hazırlanan dekoksiyonla derin gargara yapılır.
• Bitki ayrıca fibrozit (lif dokusu iltihabı) ve kas incinmeleri tedavisinde kullanılır. Bunun için de, aynı dekoksiyon ağrılı yerlere dıştan uygulanırken, elle hafif hafif ovuşturulur.

PAPATYA

Latince Adı: Matricaria chamomilla

Familya: Compositae

Diğer İsimleri: kamelya, kamomil

 

Genel özellikleri:

Bileşikgiller familyasindaki bitkiler gibi Anthemis ve Matricaria cinsi papatya türleri, ortada sarı tüpsü çiçekleri ile bunların çevresinde beyaz ya da sarı renkli dilsi çiçeklerinden oluşan bileşik çiçekleri ve çok parçalı yapraklan ile dikkati çeker. Papatya türleri ilkbaharda çiçek açmaya başlar, yaz boyunca çiçekli kalır.
Anthemis cinsi papatyaların tür sayısı 100 kadar olup bunların anayurdu Avrasyadır. 20-30 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkilerdir. Ülkemizde 50 kadar Anthemis türü papatya yetişmektedir. Bunlar, çiçekleri gösterişli olduğundan çoğu yerde süs bitkisi olarak üretilir. En önemli türü 75 cm. kadar boylanabilen Alman papatyası (A. nobilis) türüdür.

Etki ve Kullanım:
Alman papatyasının tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri:
• Yatıştırıcı, tonik ya da boğaz ağrıları antiseptiği olarak, yaş veya kurumuş çiçeklerinden hazırlanan infüzyon, günde birkaç kez içilebilir.
• Uykusuzluğa karşı aynı infüzyondan gece yatmadan önce bir bardak içilir.
• Akne durumunda bu infüzyonla yüz yıkanıp kurulanırsa cildi temizler.
• Romatizma ağrılarına karşı, zeytinyağında 10-15 gün kadar bekletilen çiçekleriyle elde edilen eriyiği (özütü) ağrılı yerlere uygulanır.
• Saçlara çok yararlı olan bir banyo suyu hazırlamak üzere çiçekleri suda kaynatılır. Bu banyo suyuna daldırılan tarakla saçlar taranır.
Köpek papatyası (A. cotula), ülkemizde çok yaygın olarak yetişen, kötü kokulu bir papatya türüdür. Ama: gaz söktürücü, uyarıcı ve adet söktürücü ilaç olarak kullanılır. Bu amaçlarla taze ya da kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon, günde bir-iki kez içilebilir.
Matricaria cinsi papatyalar içinde anayurdu Avrasya olan ve ülkemizde de çok yaygın yetişeni, Adi ya da Tıbbi papatya (M. chamomilla) türüdür. 25-50 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Sarı renkli tüpsü çiçeklerinden oluşan çiçek başı kubbe gibi çıkıntılı ve içi boştur. Bunların çevresindeki dilsi çiçekleri beyaz renkli olur.
Adi papatyanın tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri de şöyle sıralanabilir:
• İştah artırıcı, yatıştırıcı: mide ve bağırsak gazları ile safrayı söktürücü, idrarı artırıcıdır. Bu etkilerinden yararlanılmak üzere iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon günde bir-iki kez içilebilir.
• Boğaz ağrılarına karşı, iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleri kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır.
• Yaraları iyileştirici olarak aynı dekoksiyon yaralara dıştan kompres olarak uygulanır.
• Saç rengini açmak üzere, gene bu dekoksiyon kullanılır.


 

IHLAMUR

Latince Adı: Tilia

Familya:

Diğer İsimleri:

 

 

 

Genel özellikleri:


 

Ihlamurgiller familyasındaki Tilia cinsini oluşturan ve kışın yaprağını döken 30 kadar ağaç ya da ağaççık türünün ortak adı Ihlamurdur. Ülkemizi de içermek üzere Kuzey Yarıkürenin tüm ılıman bölgelerinin killi ya da kalkerli, serin ve nemli topraklarında yetişir. Hızla büyüyen ve 20-25 m. kadar boylanabilen ıhlamur ağaçlarının gövde çapı 1,5 m. bile olabilir. Önce düz olan gövde kabuğu, ağaç yaşlandıkça çatlar. Üzeri koyu yeşil yaprakları uzun saplı, yürek biçimli, kenarları düz ve almaşık dizilidir. Yaprağın gri ya da gümüş rengindeki alt yüzünde tüyler bulunur. Haziran-ağustos ayları arasında açan sarımsı renkli özel, hoş kokulu çiçeklerinin 3ü-5i bir arada, yaprakların orta damarına bağlı ve sarkık durumda olur. Ağacın tek tohumlu meyvesi minik, yuvarlak ve kurudur. Ihlamur ağacı, tohumuyla: gövde çelikleriyle ya da filizlenen köklerinin ayrılı dikilmesiyle çoğaltılır.
Ihlamurun çiçek ve yapraklarında tilyum adlı glikozit, tanen, yapışkan bitki sıvısı ve farnesol içeren uçucu yağ bulunur. Özellikle çiçek ve yaprakları tıbbi etkilerinden ötürü kullanılan ıhlamur ağacının beyaz, yumuşak ve homojen olan kerestesi heykelcilik vb. işlerde, gövde kabukları boyacılık ve halat yapımında kullanılmaktadır.
 

Etki ve Kullanım:
Ülkemizde en çok Büyük yapraklı ıhlamur (T. platyphyllos) ile ikinci sırada Küçük yapraklı ıhlamur (T. cordata) türü ağaçlar yetişir. Bunların öncelikle çiçek ve yapraklarının tıbbi etkileri ile bu etkilerden yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:
• Göğsü yumuşatıcıdır.
• Sinir sistemindeki gerginlikleri azaltır. Rahatlatıcı, yatıştırıcı ve uyku vericidir.
• Kadınlarda aybaşı öncesi gerginlikleri giderir, aybaşı sancılarını azaltır.
Bu etkileri sağlamak üzere, yaz ortasında, kuru bir günde yeni açmış ıhlamur çiçekleri toplanır. Bunların yanına bir miktar yaprağı da katılarak gölgede özenle kurutulur. Güneş gören çiçekler koku ve etkilerini büyük ölçüde yitirir. Kurutulmuş çiçek ve yaprak karışımından 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.
• Ayrıca, ıhlamur terleticidir.
• İdrar söktürücüdür.
• Uyarıcıdır.
• Bedeni güçlendirici toniktir.
Ihlamurun bu etkilerinden de yararlanılmak üzere infüzyondaki çiçek-yaprak karışımı dozajı artırılır: 2-3 tatlı kaşığı kullanılır. Aynı yöntemle hazırlanan infüzyondan günde üç kez birer bardak alınabilir.
 

NANE

Latince Adı: Mentha

Familya:

Diğer İsimleri:

 

 

 

Genel özellikleri:

Ballıbabagiller familyasındaki aynı cinsten 25 kadar çokyıllık dayanıklı otsu bitkinin genel adı Nanedir. Dünyanın tüm ılıman ve astropikal bölgelerine yayıldığı gibi ülkemizde de 7 türü yetişmektedir. Nemli ve gölgelik yerleri çok seven nane türleri, 3-100 cm. arasında boylanabilirler. Dört köşe kesitli, kırmızımsı gövde ve dalları: karşılıklı dizilen, kenarları dişli, keskin ama hoş kokulu koyu yeşil yaprakları ve dal uçlarında kümeler oluşturarak temmuz-ağustos aylarında açan leylak, pembe ya da beyaz renkli çiçekleri vardır. Koyu kahverengi, minik taneli ve küremsi biçimli tohumları olur. Nane türleri, döktüğü tohumlarıyla çoğalır ya da çoğaltılır.
Türleri arasında en çok kültürü yapılanı (yani insan eliyle üretileni) Bahçe nanesidir (M. piperita). Bu türün yaprak, sap ve çiçeklerinde mentol, menton, jasmon vb. maddeleri içeren uçucu yağ ile tanen, reçine, acı bitki esansı ve bazı organik maddeler bulunur. Nanenin tazesi ya da kurutulmuşu baharat olarak kullanıldığı gibi ilaç, yiyecek ve parfümeri alanlarında da kullanım yeri bulur.
 

Etki ve Kullanım:
Nanenin tıbbi etkileri:

• Sindirim salgılarını artırdığından mide ve bağırsaklardaki sindirim işlemini kolaylaştırır.
• İç organların kaslarında yatıştırıcı etkiler yapar.
• İçerdiği uçucu yağlar nedeniyle mide bulantılarını keser. Gebelikteki ve yolculuklardaki kusma refleksini bastırır.
• Mide ve bağırsak gazlarını söktürücüdür.
• Beden üzerinde güçlendirici (tonik) etkisi vardır.
• Bağırsaklardaki kolit yaralarının iyileşmesinde etkili rol oynar.
• Grip ve nezlede yüksek ateşin düşürülmesinde değerli bir yardımcıdır.
Bu etkilen sağlamak üzere, nane şöyle kurutulur: Bitki çiçek açmadan önce sap, yaprak ve goncah dalları toplanıp çok sıkmadan demetler halinde bağlanıp gölgelik ve havadar yerlere asılır. Böylece kurutulmuş yaprak, sap ve çiçek goncalarından bir büyük tutamı alınır. Üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10 dakika demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Hiçbir yan etkisi olmadığından istenilen sıklıkta içilir.
Nanenin yukarda sayılan tıbbi etkilerinden yararlanmak için, ikinci kullanım şekli, taze yapraklarının suyla damıtılarak nane ruhu elde edilmesidir. Böylece elde edilip piyasada satılan naneruhunun 2-10 damlası bir şekerin üzerine damlatılarak alınır.
 


«Geri dönmek için burayı tıklayın

 

 

 

Ereğli Devlet Hastanesi