'ALLAH'I
EN İYİ HATIRLATAN İBADET NAMAZDIR!'
Erzurum
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve Genç MÜSİAD
Erzurum şubeleri 'Namaz Gönüllüleri Platformu' ile birlikte
namazın öneminin anlatıldığı bir program düzenledi. Dadaş
Sineması'nda düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan AÜ
İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Orhan Atalay, Allah'ı en iyi hatırlatan ibadetin namaz
olduğunun altını çizdi.
Öldükten
sonra insanın ilk hesaba çekileceği konunun namaz olduğunu
hatırlatan Prof. Atalay, günümüzde namaza yeterli önemin
verilmediğini kaydetti. İnsanoğlunun en büyük riskinin Allah'ı
unutmak olduğuna vurgu yapan Atalay, "Allah'ı unutanları, Allah
da o kullarını unutmakla cezalandırıyor. Böylece, ahirette
Allah'ın rahmetinden mahrum kalıyorlar." dedi.
Namazın
unutulmaya karşı bir hatırlatma olduğunun altını çizen Atalay,
namazın iki türlü işlevinin olduğunu ifade etti. Bunlardan
birincisinin, unutmaya karşı işlevi olduğunu belirten Atalay,
ikinci işlevini de unutulmamak olarak açıkladı. Atalay, bu
dünyada Allah'ı akıldan çıkarmamayı sağlayan namazın, diğer
dünyada ise insanın kurtuluşunun en büyük vesilesi olacağına
vurgu yaptı. Bütün kültürlerde bir yaratıcı, üstün güç varlığı
inancının olduğunu ifade eden Atalay, en büyük problemin unutmak
olduğunun altını çizdi. Allah'ın insan yaşamının merkezine
yerleştirilmesi gerektiğinin önemine değinen Atalay, bunun ise
namazla mümkün olduğunu kaydetti.
Kur'an
tilaveti ile başlayan programa İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut ve
Hasan Hafızoğlu da konuşmacı olarak katıldı. Program sonunda
katılımcılara MÜSİAD tarafından plaket verildi.
Akıl
ve baliğ olan yani erginlik çağına gelen her müslümanın hergün
beş vakit namaz kılması farzdır. Bir namazın vakti
gelince, bu namazı kılmaya başladığı vakit, kılması farz olur.
Kılmadı ise, vaktin sonunda, yanî vaktin çıkmasına, abdest alıp
namaza başlayacak kadar zaman kalınca, kılması farz olur.
Özrü
yok iken kılmadan vakit çıkarsa, büyük günâh olur. Özrü olanın
da, olmıyanın da, kazâ etmeleri farz olur. Yeni müslüman olana
önce namazın şartlarını öğrenmek farz olur. Öğrendikten sonra,
kılması da farz olur.
Beş
vakit namaz, kırk rek'at eder. Bunlardan onyedi rek’ati farzdır.
Üç rek’ati vâciptir. Yirmi rek’ati sünnettir. Şöyle ki:
Sabah
namazı Dört rek'attir. Önce, iki rek'at sünneti, sonra iki
rek'at de farzı kılınır. Bu sünnet, çok kuvvetlidir. Vâcip
diyenler de vardır.
Öğle
namazı On rek'attir. Önce, dört rek'at ilk sünneti, sonra dört
rek'at farzı, farzdan sonra da iki rek’at son sünneti kılınır.
İkindi
namazı Sekiz rek'attir. Önce, dört rek'at sünneti, sonra dört
rek'at farzı kılınır.
Akşam
namazı Beş rek'attir. Önce üç rek'at farzı, sonra iki rek'at
sünneti kılınır.
Yatsı
namazı Onüç rek'attir. Önce, dört rek'at sünnet, sonra dört
rek'at farz, sonra iki rek'at son sünnet, bundan sonra üç rek'at,
Vitir namazı kılınır.
İkindi
ve yatsının ilk sünnetleri, “Gayr-i müekkede”dir. Bunların
ikinci rek'atlerinde otururken, Ettehiyyâtü... den sonra,
Allahümme salli alâ... sonra... Bârik alâ... sonuna kadar
okunur. Ayağa kalkınca, üçüncü rek’atte, önce Besmele çekmeden,
Sübhâneke... okunur, hâlbuki, öğle namazının ilk sünneti
“Müekked”dir. Yanî, kuvvetle emrolunmuştur. Sevâbı daha çoktur.
Bunda, birinci oturuşta, farzlarda olduğu gibi, yalnız
Ettehiyyâtü okunup, sonra üçüncü rek’at için, hemen ayağa
kalkılır. Kalkınca, önce Besmele çekip, doğruca Fâtiha okunur.
Birinci
rek’at, namaza durunca, diğer rek'atler ayağa kalkınca başlar ve
tekrar ayağa kalkıncaya kadar devam eder. Son rek'at ise, selâm
verinciye kadar devam eder. İki rek’atten az namaz olmaz.
Akşamın farzı ile vitirden başka, her namaz, çift rek’atlidir.
İkinci secdeden sonra, çift rek’atlerde oturulur.
Herbir
rek’atte namazın farzları, vâcipleri, sünne tleri, müfsidleri ve
mekrûhları vardır
Namazın Edebî |
Hz. Peygamberin bir veya iki kere
yaptığı ve devam etmediği şeye edep, mendup veya
müstehap denir. Rüku ve secdede tespihlerin üçten fazla
yapılması, sünnet olan okuyuştan fazla kıraatte
bulunulması gibi. Edepler sünnetleri tamamlamak için
meşru kılınmıştır. Hanefilere göre namazın edepleri
şunlardır (bk. Buhari, Salat, 9; Ebû Davud, 106,107).
1) Erkeklerin iki avuçlarını iftitah tekbiri
alırken yenlerinin içinden çıkarması menduptur. Bu durum
da tevazua daha yakındır. Ancak soğuk gibi zaruret hali
müstesnadır. Kadınlar ise kollarının açılmamsı için
ellerini elbisenin altından kaldırırlar.
2) Namaz kılan kişinin ayakta iken secde
edeceği yere, rükuda iken ayaklarının üst kısmına,
secdede burnunun iki kanadına otururken kucağına selam
verirken omuzlarına bakması menduptur. Bunu yaparken
hûşu içinde ve ihsan derecesinde namaz kılma gayreti
olmalıdır. Rasûlullah (s.a.v.) ihsanı şöyle tarif
etmiştir: "Allah'a, sanki O'nu görüyormuşsun gibi
ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da o
seni görmektedir. (bk. Ebû Davud, Sünnet 16).
3) Esnerken ağzı açmamaya çalışmak menduptur.
Buna güç yetmezse, elin arkası veya yeni ile ağzı
kapamak gerekir.
4) Gücü yettiği ölçüde öksürüğü gidermek
menduptur.
5) Kamet alınırken, müezzin "Hayye ale'l-Felah"
deyince, imam ve cemaatin ayağa kalkması menduptur. İmam
mihraba yakın bulunmazsa, her saf, imam aralarından
geçeceği sırada ayağa kalkar.
6) "Kad kâmeti's salâh (Namaz başladı)"
denildiği zaman İmam, namaza başlar. İmam bu hareketi
ile müezzini doğrulamış olur. Bununla birlikte kâmet
bittikten sonra namaza başlanmasında da bir sakınca
bulunmaz. Hatta, Ebû Yusuf ile, hanefiler dışındaki üç
mezhebe göre uygun olan da budur.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, Delilleriyle
İslam ilmihali, Erkam Yayınları. |
|
|